Google Arama’da grup ürün müdürü olan Rose La Prairie aynı zamanda Seçerek Arat özelliğinin de ürün sorumlusu. Kullanıcıların dünyayı keşfetmelerine yardımcı olacak yeni yöntemler geliştirmekle görevli. Burada, Google Lens‘in kurucu ortaklarından ve kıdemli direktörlerinden Lou Wang ile konuşuyor. Wang; Lens, Seçerek Arat ve Sesli Arama da dahil Google Arama’nın çok formatlı yapay zeka ürünlerinden sorumlu.
Görsel aramayı geliştirmekle kalmayıp aynı zamanda her gün kullanan birinden bu özellik hakkında bilgi almak ister miydiniz?
Lou Wang ile tanışın.
Wang, her ay 1,5 milyardan fazla kullanıcının gördüklerini aramak için kullandığı bir araç olan Google Lens‘in kurucu ortaklarından biri. Aslında Lens, geçen yıla göre %65 büyüdü1 ve bu yıl şimdiden 100 milyardan fazla görsel aramada kullanıldı.2
Wang, bu teknolojinin mimarı olmasının yanı sıra kendisini deneyimli bir kullanıcı olarak tanımlıyor. En son altı yaşındaki oğlu ile bahçelerinde gördükleri yavru bir keseli sıçanı tanımlamak için Lens’i kullandı.
Şimdi bizimle, görsel aramayla ilgili kişisel deneyimini, küresel trendleri ve pazarlamacıların bu görsel dünyada kitlelerle bağlantı kurmasını sağlayacak vazgeçilmez stratejileri paylaşıyor.
Rose La Prairie (RLP): Google Lens’in kurucu ortaklarından biri olarak, bilgiyle etkileşim kurma şeklimizde devrim yaratan gelişmelerin ön saflarında yer aldınız. Lens 2017’de kullanıma sunulduğunda, görsel aramanın muazzam potansiyelini size gösteren kritik dönüm noktası neydi?
Lou Wang (LW): Lens üzerinde çalışmaya başladığımızda görsel arama teknolojisi henüz oldukça yeniydi. Hayvanları (ör. köpek ve kedi ırklarını) ve bitkileri tanımlamaya yardımcı olan özel makine öğrenimi modelleri vardı. Ancak genel olarak görsel arama henüz çok güvenilir değildi.
İlginçtir ki görsel arama ürünlerini metne odaklanarak geliştirmenin mümkün olduğunu keşfetmemiz önemli bir dönüm noktasıydı. Metinler tabelalarda, dokümanlarda, menülerde kısacası her yerde karşımıza çıkıyor. Google’ın metni anlama becerisi, rastgele nesneleri anlama becerisinden daha ileriydi. 2016’da kullanıcıların bir metni fotoğraflayıp dokunarak arama yapabildiği bir prototip bile geliştirmiştik. Örneğin, bir afişteki müzik grubuyla ilgili daha fazla bilgi edinebilir veya menüde gördükleri bir makarna yemeği hakkında detaylara ulaşabilirlerdi.
Bu bilgi bize kısa sürede son derece yararlı bir ürün ortaya koyma imkanı tanıdı. O zamandan bu yana yapay zeka teknolojisi büyük ölçüde gelişti ve biz de Lens’e giderek daha fazla özellik ekleyebildik. Kullanıcılar hâlâ metin için Lens’i kullanmayı sevse de artık neredeyse her şeyi görsel olarak arayabiliyor. Ayrıca, kullanıcıların görsel arama sorgularına yanıt verirken Lens’i daha etkili hale getirmek için sürekli olarak yapay zeka destekli yeni özellikler entegre ediyoruz.
RLP: Google Lens’in metinle başlayan yolculuğunun, bugün sahip olduğu kapsamlı özelliklere evrilmesini izlemek gerçekten büyüleyici. Kendi hayatınızda Lens’i kullanırken sizi özellikle etkileyen bir an var oldu mu?
LW: En etkileyici şeylerden biri, oğlumun henüz iki yaşına bile gelmeden Google Lens’i nasıl kullanacağını kavramasıydı. Çocuk sahibiyseniz her şeyi parmakla işaret edip “Bu ne?” diye sorduklarını mutlaka yaşamışsınızdır. Çocuklar doğal olarak görsel odaklıdır.
Oğlum şu an altı yaşında ve deneyimli bir kullanıcı. Evin içinde dolaşıp gördüğü her şeyle ilgili sorular soruyor.
Geçenlerde bahçemizde karşılaştığımız garip bir hayvanla ilgili hoş bir anımız oldu. Google Lens sayesinde bunun yavru bir keseli sıçan olduğunu öğrendik. Sonra, Lens’in çok formatlı arama özelliklerini kullanarak “Ne kadar büyüyorlar?” gibi sorular sorduk. Görünüşe göre 60 santime kadar büyüyorlarmış ki bu da epey korkutucu.
Ayrıca keseli sıçanların Kuzey Amerika’da, fırça kuyruklu keseli sıçanların ise Avustralya’da yaşadığını öğrendik.
Ancak benim çocuğum dışında da birçok kişi Google Lens’i kullanıyor. Sık sık mahallede yürüyüşe çıkan ailelerin gördükleri çiçeklerin ne olduğunu merak ettiklerini duyuyorum. Lens, bu tür soruları sormalarına olanak sağlayan doğal bir yöntem sunuyor.
RLP: Seçerek Arat özelliğinin ürün sorumlusu olarak geçen yıl dünyayı keşfetmenin bu sezgisel ve hareket tabanlı yolunu hayata geçirmekten çok heyecan duydum. Bu özellik, Google Lens için yaptığınız öncü çalışmalarınız temel alınarak geliştirildi. Bu yenilik görsel arama deneyimini nasıl dönüştürdü?
LW: Seçerek Arat, çığır açan bir yenilik oldu. İnsanlar Google Lens’i genellikle kamerayla bir fotoğraf çekip soru sormak olarak düşünüyor. Seçerek Arat, bu deneyimi bir adım öteye taşıyor. Kullanıcılar, görseldeki bir bölümü daire içine alabiliyor veya öne çıkan bir nesneye dokunabiliyor. Hatta uygulamalar arasında geçiş yapmadan ekran görüntülerini veya sosyal medya gönderilerini bile “daire içine alabiliyorlar”.
Bir şey görüp merak ettiklerinde, anında soru sorma imkanına sahipler. Son derece güçlü olan bu kullanım kolaylığı kullanıcılar tarafından çok beğeniliyor.
Videoyu izleyin
Özellikle alışveriş alanında büyük bir etki yarattı. Kullanıcılar YouTube ve sosyal medyadaki görsellerden ve videolardan sürekli olarak ilham alıyor. Yaygın kullanım alanlarından biri, internette bir influencer’ın giydiği güzel bir kıyafeti görüp bu kıyafet hakkında daha fazla bilgi edinmek olabilir. Seçerek Arat, kullanıcılar için bunu kolaylaştırır. Kullanıcılar kıyafetin bir bölümünü “daire içine alarak” o ürünü bulabilir, hatta yakınlardaki mağazalardan kendi bütçelerine uygun benzer tarzları keşfedebilirler.
RLP: Kullanıcıların alışverişlerinde görsel aramayı kullandığını bilmek çok güzel. Gözlemlediğiniz diğer yaygın kullanım alanları neler?
LW: Avrupa ve Afrika’da alışveriş kesinlikle en önemli kullanım alanı. Özellikle de kelimelerle tarif edilmesi zor olan giyim, ev eşyası ve aksesuar gibi ürünler için.
Sıkça kullanıldığı bir başka alan da eğitim. Hindistan ve Endonezya gibi ülkelerde okul ödevleri genellikle İngilizce olarak verildiğinden öğrenciler, soruları daha iyi anlayabilmek için Google Lens’i kullanarak bunları Hintçe gibi dillere çeviriyor. Ayrıca ödevleri için doğrudan Lens ve Arama’dan yardım da alabiliyorlar. Bu kullanım alanı diğer pazarlarda da giderek yaygınlaşıyor.
Gözlediğimiz bir diğer eğlenceli trend de özellikle Almanya ve Japonya’da doğayla ilgili (hayvanlar ve bitkiler gibi) Google Lens sorgularının yoğun olarak yapılıyor olması. Görünüşe göre bu ülkelerde doğaya özel bir sevgi ve ilgi var.
Ayrıca kullanıcıların daha karmaşık niyetleri ifade etmek için Lens’te çoklu aramaları giderek daha fazla kullandığını görüyoruz. Örneğin, sadece bir yaprak fotoğrafı paylaşmakla kalmayıp “Bu bitkiye nasıl bakmalıyım?” gibi bir sorular da soruyorlar.
RLP: İş açısından bakıldığında, pazarlamacılar görsel aramadan en iyi şekilde nasıl yararlanabilir?
LW: Keşfedilebilirlik açısından bakıldığında, markaların ürünlerini gösteren çok sayıda kaliteli görsele sahip olması ve bu görsellerin içeriğini açıklayan doğru ve özel meta verilere sahip olması önemli.
Örneğin, elbise satıyorsanız ürünü tek başına ve farklı vücut tiplerine sahip çeşitli modeller üzerinde olmak üzere birden fazla açıdan gösteren görseller sunun. Kullanıcılar ürünü farklı açılardan kendileri de fotoğrafladığından görsel çeşitlilik ve bağlam onlar için değerli. Perakendeci olarak bu çeşitlilik, elbise resimlerinizin aramalarda öne çıkma olasılığını artırır.
Özellikle giyim sektöründe geçerli olan bir diğer nokta, sezonların çok hızlı değişmesidir. Altı ay önce satışa sunulan ürünler artık stokta bulunmayabilir. Yine de birçok kişinin hâlâ bu ürünleri bulmaya çalıştığını gözlemliyoruz. Belki TV’de birisinin giydiği bir elbiseyi beğenmiş ve elbisenin ne olduğunu ve nereden alınabileceğini öğrenmek istemişlerdir.
Bir ürün internetten tamamen kaldırılırsa artık o soruyla ilgili olarak yardımcı olamayız. Bu eski ürünleri ve görsellerini erişilebilir olacak şekilde internette tutmak ve “yeni sezon” versiyonu hakkında bilgi eklemek veya stokta bulunan benzer öğeleri önermek faydalı olabilir. Bu, orijinal ürün artık mevcut olmasa bile müşterileri stoktaki benzer ürünlere yönlendirmek için bir fırsat.
Keşfedilebilirlik açısından bakıldığında, markaların doğru ve ayrıntılı meta verilerle desteklenen çok sayıda kaliteli ürün resmine sahip olması önemli.
RLP: Son olarak, görsel aramayı gelecekte neler bekliyor?
LW: Kısa süre önce duyurulan ve bu yaz ABD’de İngilizce olarak kullanıma sunulacak olan Canlı Arama, Arama ile daha doğal bir şekilde diyalog kurmaya olanak tanıyor.
Bir tabloya bakarken yüksek sesle “Bu tarz gerçekten ilginç, bana bunun hakkında bilgi verir misin?” diyebilirsiniz. Ardından tablonun empresyonist tarzda olduğunu öğrendiğinizde “Bu tarzda çalışan tanınmış ressamlar kimler?” diye sorabilirsiniz. Geliştirdiğimiz bu kesintisiz, gerçek zamanlı özellik sayesinde etkileşimi daha basit hale getiriyor, kullanıcıların düşünme ve keşfetme biçimiyle daha uyumlu hale getiriyoruz.
Bu özellik, ürünlerimize entegre ettiğimiz yapay zeka destekli yeni deneyimlerin bir parçası. Yapay Zeka Bakışı‘nın entegrasyonu önemli bir gelişme oldu. Önceden görsel olarak benzer görsellerin yer aldığı bir ızgara gösterebilirdik. Şimdi ise daha derinlemesine bir anlayış geliştirip daha karmaşık sorulara yanıt verebiliyoruz.
Başka bir odak noktamız da “anlık” aramaları kolaylaştırmak. Seçerek Arat, Android kullanıcıları için çok iyi bir deneyim oldu. Şimdi de bu deneyimi masaüstüne taşımaya hazırlanıyoruz. Google Lens artık Chrome tarayıcıya entegre edilmiş durumda. Bu sayede ilham geldiğinde veya gördüğünüz bir şeyle ilgili bir soru aklınıza takıldığında hemen araştırmaya başlayabilirsiniz.
Kullanıcıların merak ettiklerini doğal yollarla keşfetmelerine olanak tanırken bu deneyimleri daha da ileri taşımaya devam edeceğiz. Bu sayede kullanıcılar, tıpkı iki yaşındaki bir çocuğun yapacağı gibi işaret edip sorular sorarak aradıkları bilgilere ulaşabilir.