99 yıllık bir geleneği, dijital dünyanın hızına ve beklentilerine nasıl uyarlarsınız? Hele ki faaliyet gösterdiğiniz pazar, reklamcılık konusunda hem geleneksel hem de dijital kanallarda ciddi kısıtlamalarla doluysa. Türk at yarışçılığının en prestijli organizasyonu olan Gazi Koşusu’nun 99. yılı yaklaşırken, Bi’Talih ekibi olarak karşılaştığımız temel zorluk buydu. Bir önceki yıl, Gazi Koşusu’nun 98. yıl dönümünde kurulan genç bir markaydık. Bir yıl sonra ise bu özel günü tüm yarış severlerle coşku içinde kutlayan bir marka olmayı hedefliyorduk.
Ancak bunu yaparken, sektörde sıkça rastlanan agresif promosyon dilinden uzak durmak istiyorduk. Amacımız, sadece bir bahis platformu olmanın ötesinde, bu köklü kültüre değer veren, onunla duygusal bir bağ kuran bir marka kimliği oluşturmaktı. Bu da bizi, daha yaratıcı ve veri odaklı bir çözüm aramaya itti.
Zorluk: 99 yıllık bir miras dijitalde nasıl kutlanır?
Yasal online bahis sektörü, dijital reklamcılıkta sınırlı envanter ve hedefleme seçenekleri gibi kendine has zorluklar barındırıyor. Hedef kitlemiz olan at yarışı tutkunları ise her an karşınıza çıkmayacak, tutkuları ve beklentileri iyi anlaşılması gereken özel bir kitle. Markamızın ilk yılında, veri eksikliği nedeniyle bu kitleye verimli bir şekilde ulaşmakta zorlanmıştık. Bir yıl içinde bu zorluğu aşmış olsak da, 99. Gazi Koşusu için sıradan bir kampanyanın ötesine geçmemiz gerekiyordu. İhtiyacımız olan şey, hem markamıza prestij katacak hem de hedef kitlemizle derin bir bağ kuracak, unutulmaz bir hikayeydi.
Kıvılcım: Gazi’nin ruhunu Gazi Koşusu’na geri getirmek
Yaratıcı süreçteki toplantılarımızdan birinde, Bi’Talih Kreatif Direktörü Burçin Ergunt’un ortaya attığı bir fikir, projenin yönünü tamamen değiştirdi: “Gazi Koşusu’ndaki en büyük eksik, aslında Gazi’nin kendisi.” Bu basit ama güçlü tespit, aradığımız kıvılcımdı. Her şey vardı ama o ilk yarışı, 1927’nin atmosferini bize hissettirecek bir kare fotoğraftan fazlası yoktu. Biz de “Gazi’si eksik Gazi’ye Gazi ekler miyiz?” diye yola çıktık. Hedefimiz, izleyicileri zamanda geriye götürerek ilk Gazi Koşusu’nun heyecanını yeniden yaşatmaktı.
Motor: 1927’ye seyahat için yapay zekayı kullanmak
Bu iddialı fikri hayata geçirmek için en yeni teknolojiden, üretken yapay zekadan destek aldık. 1927’nin atmosferini ve ilk Gazi Koşusu’nun heyecanını yansıtan nostaljik ve duygusal reklam filmimiz, tamamen Veo3 AI kullanılarak üretildi. Geleneksel bir prodüksiyonla aylar sürebilecek, çekim planlaması, ekipman, set ve post prodüksiyon gibi birçok karmaşık aşamayı içeren bir süreci, yapay zeka sayesinde çok daha verimli bir şekilde tamamladık. Bu teknoloji, bize sadece maliyet ve zaman tasarrufu sağlamakla kalmadı, aynı zamanda yaratıcı vizyonumuzu sınırsız bir şekilde hayata geçirme esnekliği sundu.
Videoyu izleyin
Strateji: Veriyle her bir yarışsevere ulaşmak
“Yapay Zeka + Duygu + Veri” üçgeni üzerine kurulu, çok katmanlı bir dijital strateji benimsedik. Yaratıcı içeriğimiz ne kadar güçlü olursa olsun, doğru kişilerle doğru zamanda buluşmadığı sürece etkisini yitireceğini biliyorduk.
Bu noktada pazarlama stratejimizin merkezine, izinli birinci taraf verilerini ve analitik içgörüleri koyduk. Google Analytics 4 ve diğer dijital kanallardan elde ettiğimiz verileri derinlemesine analiz ederek yüksek potansiyelli kitle segmentleri oluşturduk. Bu veriler ışığında, özel niyet ve ilgi alanı bazlı hedeflemelerden benzer kitlelere kadar geniş bir yelpazede hedefleme yapıları kurduk.
Amacımız, kısıtlı bir alanda faaliyet gösterdiğimiz için Google Ads ve Google DV360’ı birlikte kullanarak hedef kitlemizi 360 derecelik bir yaklaşımla, en doğru anlarda yakalamaktı. Kampanyanın zirve noktası olarak, Gazi Koşusu’ndan bir saat önce başlayıp iki saat sonrasına kadar süren bir yayınla YouTube CPH Masthead’i kullandık. Bu sayede, yarış heyecanının en yüksek olduğu anlarda maksimum görünürlük elde ederek o anı hem Veli Efendi Hipodromu’nda hem de ekran başında olan tüm yarış severler için unutulmaz kıldık.
Bitiş çizgisi: Duygu ve verinin rekor etkileşime giden yolu
Sonuçlar, stratejimizin ne kadar doğru çalıştığını kanıtladı. Kampanyamız 10 gün içinde 1 milyonun üzerinde izlenmeye ulaştı. Ancak bizim için en anlamlı metrik, %106,60 gibi rekor bir video izlenme oranı yakalamamızdı. Bu, izleyicilerin videomuzu sadece görmediğini, aynı zamanda sonuna kadar büyük bir ilgiyle izlediğini gösteriyordu.
YouTube CPH Masthead yayınımızda, ortalama birim video izlenme maliyetimizden %64 daha düşük bir maliyetle tam izlenme elde ettik. Google DV360 yayınlarımızda sektör ortalamasından %45 daha düşük bir maliyetle planladığımız izlenme sayısının 8 kat üzerine çıkarak bütçemizi son derece verimli kullandık.
Bu proje bize, doğru kreatif ve doğru hedeflemenin, performansı prensip alan düşük maliyetlerle ne kadar yüksek etkileşimli kampanyalar yaratabileceğini öğretti. Benim için en önemli ders, en yeni teknolojinin bile en temel insani duygu olan nostaljiye hizmet ettiğinde ne kadar güçlü bir sinerji yaratabildiğini görmek oldu. Artık biliyoruz ki, yapay zeka ve veri, hikayenin yerini almak için değil, o hikayeyi daha fazla insana, daha etkili bir şekilde ulaştırmak için var.